Atilla Akar'dan tespit: Ümit Özdağ’ın tutuklanması Zafer Partisi’ni zıplatır mı?
Zafer Partisi lideri Ümit Özdağ’ın tutuklanmasının ardından Medyaradar siyaset analisti Atilla Akar, Zafer Partisi’nin “Önünü açacağı” başlıklı yazısını yayımladı. Medyaradar'da yazısını paylaşan Atilla Akar şu ifadeler kullandı:
''Efendim; ülkede gerçekten ilginç şeyler oluyor. Bir gün bakıyorsunuz filanca tutuklanmış. Ertesi gün falanca tutuklanacak deniyor. Onun ertesine bir başkası hakikaten tutuklanıyor. Ancak son Ümit Özdağ tutuklaması hepsinden ilginç sonuçlar doğurdu. Evvelki yazımda da belirttiğim gibi olay CHP’lilerle sınırlı olmaktan çıkıp biranda başka muhalif kişi ve kesimlere sıçrayıverdi. Bu açıdan Özdağ tutuklaması bir “Milat” oldu denebilir.
Her Şerde Bir Hayır Vardır!
Lakin burada ilginç bir durum oluştu. Hani “Her şerde bir hayır, her hayırda bir şer vardır” derler ya o misal. Evet, Özdağ’ın gözaltına alınması, tutuklanması ve cezaevine konulması şeklen kötü bir durumdur. Öte yandan Özdağ ve Zafer Partisi kamuoyundan büyük destek görmüş durumdadır. Zaten yükseliş trendinde olan ZP, böylelikle hem daha popüler hem de insanların gözünde “Mağdur” duruma gelmiştir. İster sevin ister sevmeyin objektif durum budur!..
Düne kadar yüzde 2 denilen şimdilerde yüzde 4-5 civarında oy oranına sahip olduğu söylenen ZP, (Yüzde 7 diyende var) bugün bu olayla birlikte muhtemelen sıçrama yapacaktır. En kötü ihtimalle barajı geçer duruma gelebilir. Yüzde 10’ları rahatlıkla zorlayabilir. Denklemler değişebilir!..
Birleşmenin Adresi ZP!
Sadece nicel değil nitel olarak da “Yeni bir kapı” açılmıştır. ZP, şu an bilhassa ülkücü camianın parlayan “Yıldız partisi” statüsüne ermiştir. Kuvvetle muhtemeldir ki önümüzdeki yakın süreçte hem oylarını yükseltecek hem de belli nedenlerle arayış ve tepki içindeki ülkücü kadrolar için bir çekim merkezi haline gelecektir. Bu manada Özdağ’ın başına gelenler yakın ve orta vadede ZP’nin lehine işleyeceğe benzer. ZP’nin önü açılmıştır. Görünen köy kılavuz istemez!..
Söz konusu olay taşları yerinden oynatmıştır. Artık Ülkücü – Kemalist cenahta yeni harmanlanmalar beklenebilir. Nitekim bu açıdan baktığımızda İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu Ümit Özdağ ile ilgili adliye önünde açıklamada şu manidar sözleri söyledi: “Herkes iyi bilsin ki; milliyetçiler, Atatürkçüler, demokratlar, vatanseverler artık yarışmayacak. Herkes şahit olsun ki birleşeceklerdir!”
“Derin Dizayncılar”ın Bir Komplosu mu?
Bu olay “Kimin işine yaradı?” diye sorsanız hiç düşünmeden “Özdağ ve ZP’ye” derim. Hatta aynı sorudan hareketle acaba bu “Özdağ ve ZP’yi yükseltmek için düzenlenmiş bir komplo mu?” diye bile soranlar olabilir. “Özdağ üzerinden bir derin dizayn çabası mı var?” bile denilebilir.
Ne var ki gayet “Komplocu zihin yapısı”na sahip ben bile bu teze katılamam. Şayet olay Erdoğan - Bahçeli kanadının inisiyatifinde gelişmemiş olsaydı haklı olabilirlerdi. (Ayrıca “Derin dizayncılar” ın şu anki çizgileriyle Özdağ’ın karşısında konumlandıkları anlaşılıyor.) Peki “ZP’nin yükselişi sonucunu doğuracağını” bilmelerine rağmen olabilir mi? Olabilir. Ya artık “Battı balık yan gider” olmuştur ya da başka bir planları vardır. Muhtemel ki ikincisi…
Suikast mı Kapatma mı?
Bu aşamada -doğru veya yanlış- akla bazı ihtimal ve sorular gelmektedir. Eğer Özdağ’ın içeri alınması yetmeyecekse başka ne beklenebilir? Bir ihtimal Ümit Özdağ’ın avukatı aracılığıyla cezaevinden yolladığı mesajda vurguladığı noktadır. Eğer Özdağ bir “Paranoya” ya kapılmadıysa şu sözleri anlamlıdır: “Bugün, tutuklama beni yıldıramaz. Mücadeleme hapishanede de devam edeceğim. Tek endişem, rahmetli Kaşif Kozinoğlu’na yaptıkları gibi bir suikasta uğramaktır. Türk milletinden ricam, Zafer Partisi’ne sahip çıkmasıdır.” Özdağ bunu özellikle belirttiğine göre bir şekilde çekindiği bir durum olsa gerek. Bu ne derece geçerlidir bilemiyorum.
İkinci ihtimal Zafer Partisi’nin kapatılmasıdır. Artık hangi maddeden olur, nasıl, hangi aşamada olur bilmiyorum. Bu açıdan baktığımızda HÜRRİYET Yazarı Abdulkadir Selvi’nin dünkü, “Ümit Özdağ ve Zafer Partisi hakkında dosya hazırlanmalı” şeklindeki yazısı manidardı. Selvi şu ana kadar yapılanın yetersiz olduğundan yola çıkarak “Ümit Özdağ hakkında ‘halkı kin ve düşmanlığa sevk etme’ suçundan soruşturma açılması ise gecikmiş ama yerinde bir karar. Sadece Ümit Özdağ yetmez Zafer Partisi hakkında da ‘halkı kin ve düşmanlığa sevk etmek’ten kapsamlı bir dosya hazırlanmalı.” çağrısında bulunuyordu. İş buralara kadar varır mı bilmem ama bazı arayış ve hazırlıklar olabileceği varsayılabilir sanırım.
Tam bu noktada Cumhuriyet’ten Barış Pehlivan’ın yazısı da ilginç veriler sunmaktaydı. Pehlivan “Özdağ’ın beklediği senaryo” başlıklı yazısında 2 ay önce Özdağ’la yaptığı telefon görüşmesini hatırlatarak şunları söylüyordu: “Ümit Özdağ’ı ve Zafer Partisi’ni neo Nazi gruplarla ilişkili gösterecekler. Bu yolla bir örgüt soruşturması başlatacaklar. Avrupa’nın da desteğini alacak bu operasyonlarla, sığınmacılara dair iktidar politikasını eleştirenler susturulacak.” Özdağ’ın ilaveten kendisine bir “Pusu” kurulduğundan bahsettiğini, “Beni ya öldürecekler ya da hapse atacaklar.” dediğini kaydetti.
Özdağ ve ZP’nin “Günahı” Ne Olabilir?
Hukuki izahına karışmam. O hukukçuların ve iddia makamının işi. Benim işim yorumlamak ve siyasal boyutlarına ilişkin analiz yapmak. Olaya böyle baktığımda şunları görüyorum. Birincisi; Özdağ ülkedeki Suriyeliler konusunda en sert muhalefet yürüten isimdir. Üstelik kamuoyunda bir karşılık bulmuştur. İkincisi; özellikle son “Öcalan Açılımı” konusunda şiddetli muhalefet yürütmektedir. Üçüncüsü, ülkücü camiada giderek “Alternatif parti” haline gelmektedir. İşte bütün bunların sonucunda daha derin bir yapı “Haşarı çocuk” Özdağ’a “Ayar atma” gereği hissetmiş olabilir. Bu yönüyle Silivri henüz bir “Uyarı” dır. “Ayağını denk al” türünden!..
Söz konusu durumlar birilerini rahatsız etmiş olsa gerek. Hele de böylesi kritik bir süreçte “Projeye çomak sokulmasını” istememiş olabilirler. Özdağ’ın bir “Baş ağrısı” konumuna gelmiş olması mümkündür. Tabii hepsi benim varsayımım. Öyle olmayabilir. Belki yanılırım. Ancak bütün bunlar sadece benim aklıma gelmiyor. Şu anda toplumun geniş bir kesiminde zaten soruluyor.
Özdağ olayı daha çok enteresan noktalara gideceğe benzer…
NOT: Nitekim Özdağ ve ZP’ye yönelik böylesi bir ihtimali 4.5 ay önceden görmüş ve söylemişim. Tarihe not düşülmesi açısından hatırlatırım. 16 Ağustos 2024 tarihli Eskişehir’deki Nazi özentisi saldırgan manyak olayından hareketle yazdığım “Buna “Alfa Kuşağı Terörü” derler! Yeni tip bir ‘Saldırgan Manyak’ olgusu mu söz konusu?” başlıklı yazımda “Atamanlar” denen bir gruptan söz edildiğinden hareketle şunları söylemişim: “Burada en göze batan durum şu. Bu grubun bir şekilde Ümit Özdağ’ın Zafer Partisi (ZP) ile ilişkilendirilmeye çalışılması. İnsanın aklına ister istemez bazı sorular düşüyor. Acaba Zafer Partisi’nin mülteciler konusunda izlediği politikadan rahatsız birileri olayı ZP’ye bağlamak istemiş ya da istiyor olabilir mi? ‘Tezgahladılar’ diyemesem bile bir şekilde öyle anılmasında yarar görmüş olabilirler mi? Dünyada ve Türkiye’de mülteciler üzerinden türlü hesaplar yapan çevreler olduğu zaten biliniyor. Daha mühimi Dünyada ve Türkiye’de yükseldiği söylenen milliyetçilik, mülteci karşıtı hareketler bu gibi yollarla kriminalize edilmeye, gözden düşürülmeye çalışılmış olabilir mi? Belki o kadar uzun boylu değil ama gene de sorulmaya değer.” Nitekim 17 gün sonra “Kayseri olayları” patlak verdi. O zamanlar bu durumlar bana çok ilginç gelmişti.
Kaynak: Medya Radar